10 Aralık 2012 Pazartesi

Pardon evimin önünden geçer mi ?

Bu gün akşam eve gitmek için yola çıktığımda kafamda soru işaretleri belirdi. Yürümek her zaman güzel bir eylem gibi gelse de sanki bu gün biraz zahmetli gibiydi. Ne de olsa bu gün yalnızlığımın 384. günü idi. Çok üstünde durmadım bunun. Tramvay ile yürümek daha cazip gelmişti. Tramvaya doğru ilerlerken yürürken nelerle karşılacağımı düşündüm. Mutlu ve mutsuz yüz ifadeleri yüz ifadeli bir sürü insan görecektim ama en çok dikkatimi yalnızlığına şahit olduğum insanlar çekecekti. Bir süre aklımla kavga ettim ulu orta herkes bize baktı, ben utandım. Sonra arkamı döndüm ve dedim ki kendime oğlum sen bu düşüncelere dalma kafayı yersin dedim, felsefeye bile dalarsın bu gidişle ne haddine! Çok sürmedi zaten sıyırdım geçtim bunları. Heh tramvayda geldi zaten, kısa ve zahmetsiz bir iş artık eve gitmek, lakin tramvayda tek muhatap olduğum şey camda ki ben... Camda bir ben belirdi, aklımı kemirdi. Dedi ki: Ne monoton adamsın be mübarek. Eve gidip ne yapacaksın, git sinemaya yada bir cafe'ye otur, kitabını oku, film izle... Tramvay durdu yanımda ki kız ayağıma bastı, çok umursamadım bunu... Şimdi evde beni bekleyen monotonluktan sıkılmış eşyalar topluluğuna katılacaktım, neredeyse hepsi mutsuz. Isıtıcı daha bi kızgın tabi... Mutsuzluk monotonluktan doğuyor sanırım. Pardon inebilir miyim ? Uzun sürmedi eve gelmem. Yine yazarım, kapıyı açmalıyım... Basit bir adamın günlüğü..